Somut dergisi 12 Eylül döneminde yayın faaliyeti gösteren Yazarlar Kooperatifi’nin (Yazko) süreli bir yayınıdır. Feministler için de kıymetli bir yayın tecrübesini taşır. Buradan başlayan feminist yayıncılık macerası süreli yayınlara (dergilere), kitaplara hatta yayınevleri kurulmasına kadar uzayacaktır. Bugün Çatlak Zemin’in de mirasçısı olduğu büyük bir “feminist sözün kamusallaşması” tecrübesinin temelleri o yıllarda atılır.

Türkiye’de ilk feminist grup 12 Ocak 1982’de buluşur. YAZKO’nun, (Yazarlar ve Çevirmenler Kooperatifi) 1981 yılı sonlarında (Ekim-Aralık 1981) Şirin Tekeli’yi bir kadın kitapları dizisi hazırlaması için yaptığı öneri bu grubun oluşmasına vesile olur, Grup çalışmalarında kılavuz olarak kullanacağı bir feminist perspektifi yazılı hale getirir.
YAZKO, kadın dizisinin tanıtımı için bir sempozyum düzenlenmesine karar verir.
Bu sempozyum, 20–23 Nisan 1982 tarihlerinde, Kadın Sorunları: Çalışmanın Gereği
ve Sınırları başlığı altında Gazeteciler Cemiyeti’nde gerçekleştirilir. Sempozyum sonrası Mayıs ayında Şirin Tekeli’nin evinde 40-45 kadının katıldığı toplantı yapılıyor. Toplantılar arka arkaya devam eder. “Ev toplantıları dönemi” 1983 yılında Somut sayfası çıkarılan günlere kadar sürer.

Somut’un 4. Sayfa’sı, ikinci dalga feministlerin fikirlerini kamusallaştırdıkları ilk süreli yayın mecrası. Yazarlar Kooperatifi (Yazko), haftalık yayın yapan Somut isimli yayını devralır. 4 Şubat 1983’ten 5 Ağustos 1983’teki son yazıya kadar ilk feminist yazılara ev sahipliği yapacak 4. Sayfa, gündelik deneyimlerle teorinin harmanlandığı onlarca kıymetli tartışmaya ev sahipliği yapar. Feminist hareketin temel metinlerinin üretimi, çevirisi konusunda emek veren kadınlar, bu sayfalarda kalem oynatır. Türkiye’nin her yerinden gelen okur mektuplarının burada yayımlanmasıyla da kadınların deneyimleri dile gelecek bir mekâna kavuşmuş olur. Hem Türkiye’ye özgü meseleler hem de dünyadaki kadın haklarıyla ilgili tartışmalar birlikte yürütülür. Analiz, fikri takip -tarihsel, kültürel izlekler- ve deneyim aktarımı modellerinde metinler üretilir.

Feminist bilincin birdenbire gelişmediğini, cinsiyetçi dünyanın uzantısı erkek diline karşı kendi dillerinin bir çırpıda oluşamayacağını bilen feministler, her koldan yeni bir dil kurmak, kendi dillerini bulmak için didinip durur. Bedensel haklar (erişilebilir, sağlıklı doğum kontrol yöntemleri, doğum öncesi ve sonrası, kürtaj yasa tasarısı vd.); kadına yönelik şiddet; kadınları ilgilendiren yasal düzenlemeler ve dünyadan seçme haberler; ev içi emek, çalışma hayatı, eğitim hakkı vb. konular; kadınları aşağılayan cinsiyetçi fıkraların, ninnilerin eleştirisinden kadının kahraman olduğu filmlere (Kramer Kramer’e KarşıMine vd.) oradan cinsiyetçi reklamlara kadar bin türlü kültürel üretim 4. Sayfa’da ele alınır, ataerkil kodlar teşhir ve analiz edilir. Örneğin Av. Canan Arın, kadınların nesneleştirildiğini ayan beyan gösteren farklı kültürlerden cinsiyetçi fıkra örneklerini peşi sıra verir ve tahlil eder: “Erkek fıkrası, kadının aşağılanmasında erkeğin ‘özgürlüğünü’ kutlar. Saldırgan bir bakış açısı, erkek fıkrasının temelini oluşturur”, “Bir bakarsınız kadın şehvet dolu gösterilir, bir bakarsınız frijit ya da ölü. Bu işler şişme lastik bebekle de halledilebilir. Öyleyse, gerçekten aşağılanan kim?.. Nesne konumundaki kadın mı, yoksa çiftleşme makinası olmakla övünen erkek mi?..”

Tarihler 2013’ü gösterdiğinde, kadınların toplumdaki durumunu analiz eden ilk feminist yazıların üzerinden 30 yıl geçmiştir. Bu macera, Stella Ovadia ve Evin Doğu’nun çabalarıyla Kadın Kültür İletişim Vakfı’ndan derleme bir kitap olarak gün yüzüne çıkacaktır. 4. Sayfa – İlk Feminist Yazılar 30. Yıl Kitabı, dört parçalık bir kurgudan oluşuyor. İlk bölümde, feminist harekete angaje olmuş kuşağın sayfayı okuduğu zamanlardaki hisleri yer buluyor. İkinci bölümde, 1983’te yazanların 30 yıl sonra yazdıklarına baktıklarında düşündükleri, üçüncü bölümde ise 4. Sayfa’da yayımlanan yazıların bizatihi kendileri. Ve kitapta son olarak bu derlemeye katkı sunan her kuşaktan feministin yaşam öyküleri bulunuyor.

Somut içerisinde yazılarıyla yer alan, çevirdiği kitaplarla Türkçe feminist literatüre değerli katkılar sunan Gülnur Savran’ın o dönemleri yâd ettiği anekdotu, hareketin macerasının aynası gibi. Stella, İstanbul’a -olası tepkiler hesabıyla olsa gerek- “sayfanın başında feminist sözcüğü geçmesin” uyarısı yapmak istiyor, evindeki (Paris) hattan telefon açamıyor. Çocuğunun da ateşi var, bırakıp çıkamıyor. Gülnur, çocuğa bakmaya Stella’ya gidiyor, böylece 4. Sayfa’nın başında feminist sözcüğü yerine içi boş, ufak bir femina kendine yer buluyor. Şirin Tekeli, aynı femina için “kafamda boyutunu büyütmüşüm, Kadın Eserleri Kütüphanesi (1990) kurulduğunda, orijinal sayfayı görünce çok güldüm” meali ile özetlenebilecek bir anıyı dillendiriyor.

Somut’un dördüncü sayfasında kamusallaşan bu yolculuk daha sonra yayınlar, toplantılar, kitlesel yürüyüşler, kurumlaşma tecrübelerine uzanan büyük bir maceraya dönüşecektir.

https://t24.com.tr/k24/yazi/muhakkak-bir-femina-olsun,1122

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.