1993 yılının ocak ayında bir araya gelen bir grup feminist kadın, Bosna’nın çeşitli bölgelerinde Sırp askerleri tarafından gerçekleştirilen on binlerce tecavüz saldırısını gündemine aldı.

Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’ni oluşturan altı cumhuriyet Bosna-Hersek, Hırvatistan, Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Slovenya idi. 25 Haziran 1991 tarihinde Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlıklarını ilan etmeleriyle Federasyon’un varlığı sona erdi. 1992 yılında Makedonya ve Bosna-Hersek de bağımsızlığını ilan edince Federasyon’a bağlı sadece Sırbistan ve Karadağ kaldı.

Bosna-Hersek’in yüzde 43’ü Bosnalı Müslümanlar, yüzde 33’ü Bosnalı Sırplar, yüzde 17’si Bosnalı Hırvatlar ve yüzde 7’si diğer etnik gruplardan oluşuyordu. 1992 yılının mart ayında, Bosnalı Sırplar tarafından boykot edilen referanduma Bosnalı vatandaşların yüzde 60’ı katılarak bağımsızlık lehinde oy kullandılar. Bunun hemen arkasından, Bosnalı Sırplar, Yugoslavya Halk Ordusu ve Sırbistan’ın desteği ile Bosna Savaşı’nı başlattı.

1992’de başlayan ve 14 Aralık 1995’e kadar devam eden Bosna Savaşı sırasında, Sırp kuvvetlerinin toprak ilhak politikası, yağma ve tecavüzlerle birlikte ilerledi, tecavüz bir askeri motivasyon ve saldırı stratejisi olarak kullanıldı. Savaş sırasında kimi kaynaklara göre 100-110 bin, kimi kaynaklara göre ise 300 bini aşkın kişi katledildi. Milyonlarca insan mülteci konumuna düştü, siviller toplama kamplarında açlığa terk edildi ve topluca öldürüldü, on binlerce kadın tecavüze uğradı. Çingeneler, diğer azınlıklar ve misilleme olarak Hırvat ve Sırp kadınlar arasından da tecavüze uğrayanlar olduysa da; Bosna’da Sırp olmayan ve özellikle Müslüman kadınlar kitlesel olarak tecavüze uğradılar. 1992 yılının ağustos ayında, 94’ü Bosna’da, 11’i de Sırbistan ve Karadağ’da olmak üzere, Sırp güçlerinin denetlediği toplam 105 toplama kampı, ayrıca esir kadınların fahişeliğe zorlandığı 17 genelevin varlığı saptandı.

İstanbul’da feminist kadınlar, Sırp güçleri tarafından Bosna-Hersekli Müslüman kadınlara yönelik tecavüz kamplarında, toplama kamplarında, kişilere ait evlerde ve genelevlerde gerçekleştirilen tecavüzlerin tesadüf olmadığı ve savaşların ayrılmaz bir parçası olduğundan hareketle bir kampanya başlattı. Kendilerine “Tecavüze karşı feminist grup” adını veren grup, bir bildiri ve duvar gazetesi hazırlayarak bunları yaygınlaştırdı. Hazırlanan bildiride, “Erkeklerin pek çok savaşta uyguladığı bu saldırganlığa yanı başımızdaki Kürt kadınların da maruz kaldığını biliyoruz,” denilerek tecavüze tanık olan ya da uğrayan tüm kadınlar susmamaya, tecavüzün açığa çıkarılması için mücadeleye omuz vermeye çağırıldı. Kampanya kapsamında, bir imza kampanyası açılarak katılmak isteyen kadınların mesaj bırakabilmeleri için 900’lü bir telefon hattı da temin edildi. “Tecavüze karşı feminist grup” 7 Mart 1993 tarihinde de stand açıp bir yandan bildiri dağıtırken, bir yandan imza topladı.

Kampanya çağrısında, “Kitlesel tecavüzün güncel bir örneği bugün Bosna’da yaşanıyor. Sırp ve Boşnak milliyetçiler arasındaki savaşta kadınlara tecavüz edilmesi ne beklenmedik ne de görülmedik bir gelişme. Bosna’da kurulan tecavüz kamplarında Sırp askerlerinin 30.000 – 50.000 Hırvat ve Boşnak kadına sistematik olarak defalarca tecavüz ettiğini tanıklıklardan öğreniyoruz. Yüzlerce kadının bu tecavüzler sırasında öldürüldüğünü, öldüğünü ya da intihar ettiğini, hayatta kalanlar içinde hamile olanların kürtaj için doktor bulamadığını ve birbirlerine kürtaj yaparken öldüklerini duyuyoruz. Bu savaşta cinsiyetçilik ırkçılığın da hizmetine koşuyor. Tecavüz ederek yere bırakma kendi ırkını egemen kılmanın, başka ırkları asimile etmenin hatta yok etmenin yollarından biri olarak kullanılıyor. Bu ırkçı saldırının kurbanı yine kadınlar… Hamile kalan ve doğurmak zorunda bırakılan kadınlar,” ifadelerine yer verildi.

İmza kampanyasında dile getirilen talepler ise şunlardı:

“Bütün bu nedenlerle biz aşağıda imzası bulunan kadınlar,

Bosna’daki tecavüz kamplarının derhal kapatılmasını ve boşaltılmasını talep ediyoruz.

Hayatta kalan kadınların ruhsal ve fiziksel tedavileri için, maddi ve manevi yaralarının sarılması için acilen harekete geçirmelidir.

Dünyada, bölgemizde, yanı başımızda süren bütün savaşlarda savaşın tarafları olan erkeklerce uygulanan bu suçu işleyen askerler, onlara emir veren komutanlar ve sorumlu hükümetler, kadın hukukçulardan oluşan bir Uluslararası Bağımsız Kadın Mahkemesi’nde yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır.

Tecavüz savaş suçu sayılmalı ve Cenevre Sözleşmesi’nin 4 bölümüne bu madde ve yaptırımı açık olarak eklenmelidir.”

25.05.1993 tarih ve 827 sayılı BM güvenlik konseyi kararı ile “Eski Yugoslavya ülkesinde 1991’den itibaren işlenen uluslararası insancıl hukukun ağır ihlallerinden sorumlu suç faillerinin yargılanması için uluslararası mahkeme” kısa adıyla Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY) Lahey’de kuruldu. ICTY’de görülen davada Sırp Partisi lideri Radovan Karadzic, Sırp ordusu komutanları Ratko Mladiç, Vujadin Popoviç, Genelkurmay Başkanı Ljubisa Beara gibi isimler Srebrenitsa’da sekiz binden fazla sivilin katledilmesinden sorumlu oldukları iddiasıyla yargılanıp cezalandırıldı. ICTY, 2001 yılında üç Sırp askerini savaş tecavüzü konusunda suçlu buldu. Böylece ilk kez, savaş tecavüzü eylemleri, işkence ve cinayet gibi insanlığa karşı suç olarak tanımlandı. Bu gelişme uluslararası toplumun dikkatini çekme ve savaştaki tecavüz vakalarını uluslararası boyuta taşıması noktasında önemli olsa da, sistematik olarak gerçekleştirilen tecavüzlerin etkili bir yargılamasının gerçekleştirildiği söylenemez. ICTY’nin 2017 yılı sonunda kapatılmasının ardından, savaş suçu davaları Bosna-Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan’daki ulusal mahkemelere bırakıldı.

Uluslararası Af Örgütü’nün 12 Eylül 2017’de yayımladığı rapora göre, Bosna-Hersek’te çatışmaların başladığı tarihten 25 yıl sonra cinsel şiddetten sağ kalan 20 binden fazla kişi için hala adalet sağlanmadı. Bosna’da savaş suçları yargılamalarının başladığı 2004’ten bu yana, bir savaş suçu olan cinsel şiddete maruz kalan kişilerin tahminen yüzde 1’inden daha azı mahkemeye geldi. Ülkedeki mahkemeler, cinsel şiddet suçlaması olan yalnızca 123 davayı sonuçlandırdı.

 

 

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.