“Dedikodu” yalnızca kadın arkadaşı anlatan bir kelimeydi ve hiçbir olumsuz çağrışımı yoktu.

Genevieve Naylor/Corbis

Ann Friedman

Arkadaşlık, emsalsiz bir biçimde, içerisinde var olan kişiler tarafından tanımlanan bir bağ. Evlilik ya da ebeveynlik gibi, belirli zamanları ve sınırları olan ilişkilerin aksine; arkadaşlıkların törensel başlangıçları ve bitişleri, biyolojik tanımları yok. Herhangi bir kilise tarafından kutsanmaz ya da herhangi bir devlet tarafından resmi olarak tanınmazlar. Belki de, tarih boyu hükümetler tarafından sindirilmiş ve aile kurumunun yükünü üstlenmiş kadınların, arkadaşlıklar arasında tatmin ve güç bulmasının sebebi budur.

Marilyn Yalom ve Theresa Donovan Brown, The Social Sex: A History of Female Friendship’te (Sosyal Cins: Kadınlar Arası Arkadaşlığın Bir Tarihi) “Geçtiğimiz 150 yıl boyunca, kadınların dostluklarına dair güven giderek arttı,” diye yazıyorlar. Stanford Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Clayman Enstitüsü akademisyeni Yalom ve finans alanındaki geçmişiyle yazar Donovan Brown, kadınların cinsel olmayan bağlanmalara dair kendilerine has yaklaşımlarını oldukça uzun biçimde inceliyor.

Kitabın tarihi, kadınların çok az etkileşime girdiği ve dolayısıyla arkadaşlıklarının detaylarının çoğunlukla spekülasyonlara dayandığı İncil’le başlıyor. Yalom ve Donovan Brown, kitabın giriş bölümlerinin arkadaşlıkları tanımlayan ve farklılaştıran hikayeler konusunda biraz sınırlı kalması hakkında “Batı tarihinin ilk iki bin yılından kalmış olan, arkadaşlıklara dair belgelerin neredeyse hepsi… erkeklerle ilgili,” diyor. Kadınların özel hayatlarının belgelenmesine önem verilmediği gerçeği düşünüldüğünde, bu durumu anlamak çok zor değil. Ancak kitap yine de yer yer okuması zor bir hal alıyor. The Social Sex bazen bir ders kitabı gibi hissettirebiliyor.

Klasik dönem felsefecileri –hepsinin erkek olması dikkate değer– arkadaşlığın, iki insanın birbirlerine ahlaki olarak gelişmek adına yardım ettiği bir araç olduğuna inanıyorlardı. Kadınlar Antik Yunan toplumsal hayatının bir parçası olmadığı için, arkadaşlıkları da ilgi görmüyordu. İlk kadın entelektüellerden olan ve ayrıca kadınlar arasındaki özverili arkadaşlıkların ilk yazılı örneklerini de veren manastır rahibeleri, dünyanın geri kalanından kasıtlı olarak ayrı tutuluyorlardı.

Daha sonraki dönemlerde ise kadınların toplumsal hayattan kopukluğu, arkadaşlıklarının üstünlüğünü gerekçelendirmek için kullanılmaya başlandı. Yazarlar 16. yüzyılda, bir kadının eşini sık sık en iyi arkadaşı olarak konumlandıran modern düğün yeminlerinin tam aksine, “Bir kadının en iyi arkadaşı ile aynı ruhu paylaşabileceği, kocasıyla ise bunu ancak nadiren yaşayabileceği anlaşılmıştır,” diye yazarlardı. “Dedikodu” (gossip) yalnızca kadın arkadaşı anlatan bir kelimeydi ve hiçbir olumsuz çağrışımı yoktu.

17. yüzyılla beraber, kadınlar arkadaşlıkla daha sık anılır oldular. Filozof Mary Astell, kadınların “Dünya meseleleriyle daha az haşır neşir oldukların için,” daha otantik ve saf bağları olduğunu yazdı. “Evlenen kadınlar çoğunlukla anne ve kız kardeşlerinden uzağa gittikleri için,” komşularıyla bağlar kuruyorlardı. Bu kadınlar çoğunlukla aileleriyle iletişimde kalabilecek kadar eğitimli ya da onları ziyaret edecek kadar zengin olmadıklarından arkadaşları yeni bir aileye dönüşüyordu. Ekonomik spektrumun diğer ucunda ise arkadaşlık, 17. yüzyıl Fransa ve İngiltere’sinin leydileri arasında ve daha sonra da Viktoryenlerde lüks bir aksesuar olarak boy gösteriyordu. Dikkatlerinin tamamını arkadaşlarına harcar, onlara şiirler yazar, toplantılara ev sahipliği yapar ve kocalarından bağımsız, etkileyici sosyal hayatlar yaratırlardı. Arkadaşlık onlar için incelikleri ve zarafeti geliştirmenin bir aracıydı.

Tarihin farklı zamanlarında, tüm ekonomik düzeylerden kadınların arkadaşlıklarına sık sık ailelerin talepleriyle ket vurulmuştur. Püritan Yeni İngiltere’de1 bir kadının arkadaşlarına özel ilgi göstermesi eşine ve çocuklarına karşı saygısızlık olarak görülüyordu. 18. yüzyıl sonlarında Amerikan asıllı yazar Lucy Orr, evliliği “kadınların arkadaşlıklarının felaketi” olarak tanımladı. 19. yüzyıl Amerika’sında popüler bir kadın dergisi olan Godey’s Lady’s Book, kadınlar arasındaki bağları en yüksek mertebeye çıkarıp överek zamanın sosyal normlarını yansıtıyordu – ta ki resme bir eş girene kadar. Tarih boyu kadınların aile içindeki yükleri arttıkça, arkadaşlıkları zarar gördü ya da tamamen bitti.

Arkadaşlık; kadınların ikincil, yardımcı rollerini zorlamanın ve diğer ilerici politik gündemleri öne çıkarmanın güçlü bir yoluna dönüştü. Susan B. Anthony ve Elizabeth Cady Stanton’ın sarsılmayan dostluğu, kadınların oy hakkı kazanma çabalarının temelini oluşturdu. Jane Addams, reformist sosyal hareketini yakın kadın işbirlikçileriyle beraber kurdu. Eleanor Roosevelt, arkadaşlarının hayatındaki önemli konumu sebebiyle kocasından bağımsız siyasi bir güç olarak sahneye çıkabildi. Betty Friedan ev kadınlarının sıkıntılarından bahsettiği ve ikinci dalga feminist hareketin güçlenmeye başladığı sırada, artık kadınlar arasındaki bağların siyasi değişim için örgütleyici bir güç olduğu açıkça kabul edilmişti. Kız kardeşlik, sloganın da dediği gibi, güçlüdür.2

Ancak bu durum evrensel değil. Kadınların arkadaşlıkları, ekonomik ve ırksal sınırlar gözetildiğinde büyük ölçüde değişebilir. Bu yüzden, 20. yüzyıla gelindiğinde bile The Social Sex’in zengin, eğitimli, beyaz kadınların hikayeleri lehine önyargılı olması hayal kırıklığı yaratıyor. Yalom ile Donovan Brown, Alabama’nın kırsal kesiminden Afrikalı-Amerikalı zanaatkar bir kadın grubu olan Gee’s Bend yorgancılarını anlatıp Afrikalı-Amerikalı kadınlar arasındaki dostlukları tanıyor olsa da, anlattıkları anekdotların çoğu güce ve paraya erişimi olan kadınlar hakkında.

Eğer maruz kaldıkları ortak baskı kadınların arkadaşlıklarını farklılaştıran özelliklerden biriyse, o zaman kadınlar eşitliğe doğru yeni adımlar attıkça bu bağların güçsüzleşmesi beklenebilir. Ama Yalom ve Donovan Brown “arkadaşlıkların daha önce hiç olmadığı kadar serpildiğini” iddia ediyor. Pop kültür, “Sex and The City”den “Broad City”e kadar, kadınların platonik ilişkilerinin zengin örnekleriyle dolu. Çoğu Batı ülkesinde kadınlar daha geç evleniyor, daha fazla ekonomik güce sahip, boşanma sıklıkları daha fazla ve tarihin herhangi bir anında yaşayabildiklerinden daha uzun yaşıyorlar. Arkadaşlık eskiden diğer sosyal kurumların karşılayamadıklarına yönelik bir tepkiyken, artık başlı başına bir kurum.

Çeviren: Mina Ünal

Bu yazı 18.9.2015’ta The New York Times’da yayınlanmıştır.

1: Yeni İngiltere (New England), ABD’nin kuzeydoğudaki bir eyaleti. Püritan Ayrılıkçılar 1620’de burada koloni kurmuşlardı, bu koloni Amerika’daki ikinci başarılı İngiliz kolonisiydi.

2: Sisterhood Is Powerful: Özellikle yetmişlerde yaygın olarak kullanılmaya başlanan feminist slogan.

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.