Dünyada kadınlar kooperatiflerle, dayanışma ekonomileriyle kendilerine yeni bir dünyanın kapılarını açarken, kapitalizme ve patriyarkaya karşı birlikte güçlü olduklarının farkına varıyorlar.

Ekonomik krizin sürekliliği ve halkları yıkıma sürüklemesi sonucu toplumun en savunmasız kesimleri giderek daha fazla yoksullaştı. En savunmasız kesimlerin içinde başta kadınlar ve çocuklar geliyor elbet. Kendi geçimini sağlamak, daha rahat bir yaşam edinmek amacındaki kadınlar yaygın adıyla dayanışma ekonomileri, tüzel bir yapı olarak kooperatifler kurarak, kendilerine dayatılan koşulları kabul etmiyor, birlikte güçlü olduklarının farkına varıyorlar. Dayanışma ekonomileriyle kadınlar hem örgütleniyor, ekonomik ve toplumsal alanda güçleniyorlar hem de tecavüz, şiddet, taciz konularında hukuki ve psikolojik destek alabilecekleri, kendilerine yeni bir yaşam kurabilecekleri güce kavuşuyorlar.

Nepal ve Hindistan’da kurulan Mata Küçük Esnaflar Kooperatifi ile kadınlar, asgari ücretin üzerinde bir yaşam standardı elde etmişler. Hindistan ve Nepal gibi kadınların tecavüze uğramasının bile meşru bir zemine oturtulduğu kast teşkilatına karşı kadınların mücadele etmeleri, geçimlik ücretlerini kazanmalarıyla mümkün olabiliyor. Kadınlar ayrıca sosyal hizmet uzmanlarıyla doğrudan görüşüp ev içi şiddet, AIDS gibi bulaşıcı hastalıklar konusunda destek alabiliyor, hijyen, beslenme, bilgisayar, okuma-yazma gibi konularda eğitimler alarak sosyal yönden kendilerini geliştiriyorlar. Kapitalist hiyerarşi yaratmadan, işin her noktasında yer alarak satın almadan, üretimle kendilerini geliştirebiliyorlar, iş bölümü ve yönetimde eşitlik sağlayabiliyorlar. Ayrıca Hindistan ve Nepal’de yaygın bir uygulama olan çocuk işçiliğine kooperatifte yer verilmiyor. Kadınların istikrarlı bir gelir sağlaması çocuk işçiliğiyle mücadelede önemli rol oynuyor.

Hindistan demişken yoksul kadınların kurduğu kredi kooperatifinden söz etmemek olmaz. Kırsal kesimdeki kadınları güçlendirmenin ve onlara düzenli iş sağlamanın bir parçası olarak hayata geçirilen üst birlik Mahasakthi Federasyonu sadece 30 kadının düzenli para yatırmasıyla kurulmuş bir fon ve bugün dört ayrı kooperatif aracılığıyla 168 köyün kadınlarına iş kurma ve istihdam yaratmada faizsiz kredi imkanı sunan bir birikimi yönetiyor.

Yine kendi hesabına çalışan kadınlar örgütü SEWA yoksulluğa karşı ortaya çıkmış dört temel güvenceyle kadınları örgütleyerek bugün 1,5 milyon üyesiyle 37 yıllık bir sendika, bir kooperatif, bir kadın örgütü olarak hizmet veriyor. SEWA’nın kuruluş amacı kadınları örgütlemek ve dört temel güvenceden; iş güvencesi, gelir güvencesi, gıda güvencesi, sosyal güvenceden yararlanmalarını sağlamaktı. Bugünlerde feminist ekonomiyi nasıl kuracaklarını tartışan, ev işçiliği ve bakım emeğinin güvenceli bir iş kapsamına alınması mücadelesi veren SEWA üyesi kadınlar, düzenledikleri genel grevler, kurdukları kooperatifler ve yarattıkları iş gücü ile kadınlara yeni bir örgütlenme ve mücadele tarzı olarak ilham veriyorlar…

Kadın kooperatifi deneyimlerinin en ilginci ise Mısır’da yaşanmış. Tarımı geliştirmek, sulama kanallarını kontrol etmek ve köyün kalkınmasını sağlamak için yola çıkan kadınlar, erkeklerle birlikte Çiftçiler Birliği’ni kuruyorlar; gel gör ki emekte eşitlik söz sahibi olmada eşitliği getirmiyor. Kadınlar karma yapı içinde eşitlik mücadelesi vermeye başlıyorlar ama Mısırlı erkekler kararları erkeklerin vermesi gerektiğinde ısrar ediyorlar. Nafile çabaların ardından 26 Kadın Birlik’ten ayrılarak Sığır Yetiştiricileri Kadın Kooperatifi’ni kurup kendi emekleri üzerinde söz sahibi olarak ekonomik özgürlüklerini elde ediyorlar.

Kooperatifler kadınların karar mekanizmalarında yer aldıkları eşitlik temelinde örgütlenmiş yerler olmanın yanı sıra evde üretilen ve basit görülen işleri yapmanın, ulusal ve uluslararası pazarlarda satmanın bir aracı olmuş aynı zamanda. Geleneksel motiflerle dokunmuş kumaşlar, örülmüş çantalar, boncuklar, takılar, danteller kadınların görünmez emeklerini görünür kılmaya ve daimi bir istihdam sağlamaya vesile olmuş. Filistin’de mülteci kamplarında ulusal kurtuluş mücadelesi veren kadınlar Aseela Kadın Kooperatifi ve İdna El sanatları Kooperatifi ile zeytinyağı, sabun, dokuma, el işi ürünleri üreterek hayatlarını kazanıp, işgale karşı direnişe destek oluyorlar. Kooperatif merkezi kadınlara sosyalleşme imkanı sağlıyor ve kadınlar, kadın sorunları, ekoloji, işgal gibi konularda eğitim çalışmalarıyla öz güven tazeliyorlar.

Kooperatif deyince geçmişteki başarılı pek çok gerilla hareketinin ardında da kooperatiflerin yer aldığını unutmamak gerekir. Karen Kampwirth, Nikaragua, El Salvador ve Meksika Chiapas’daki kadınlarla yaptığı görüşmeler neticesinde kadınların neden gerilla hareketlerine katıldığını sorgularken, kadınların gündelik yaşam pratiklerinden biri olan kooperatiflerde yer aldıktan sonra toplumsal cinsiyet farkındalıklarının arttığı ve var olan koşullarla mücadele için gerilla eğitimine başladığını deneyimler üzerinden aktarıyor. EZLN ile birlikte Chiapas’da kurulan kahve kooperatifleri içlerinde en çok kadınların çalıştığı ve Dağ Kuşları, Gökyüzündeki Yeni Işık gibi isimleriyle de doğa ananın kız kardeşleri olarak varlıklarını sürdürüyorlar.

Latin Amerikalı kadınlar ise doğadan elde ettikleri lifleri ipliğe çevirip, kök boyalarıyla boyayarak zehirsiz, kimyasalsız kumaşlara, dokumalara dönüştürüyorlar. Köylerini kalkındırırken, kendilerini geçindirecek ücretleri kazanıyorlar ve hatta çocuklarının iyi bir eğitim almasını sağlıyorlar. Dokudukları kumaşlara geleneklerini ve yadigar desenlerini aktaran kadınlar kooperatif sayesinde okur yazarlıklarını artırmışlar ve kadınlık bilincini geliştirmişler…

Avrupa gibi yaşlı ve hasta nüfusun fazla olduğu yerlerde ise kadınlar bakım emeğini bir iş kapısına dönüştürüp İspanya Groupe SSI Kooperatifi örneğinde olduğu gibi 440 kadına istihdam sağlamışlar. Kooperatifin yöneticileri, çalışanları, ortakları kadın ve hali hazırda sürdürdükleri bakım işinde geliştirdikleri atölyeler, yaşlı gezi ve yemek programları ve bakım paketleri ile kurdukları laboratuvar ile ABD ve AB’de giderek artan ve genellikle kadınlar üzerinden temellendirilen yaşlı ve hasta bakım emeği yükünü yüksek gelirli bir iş haline getirerek hayatlarını idame ettiriyorlar.

Henüz resmi bir kooperatif olmayan ama dayanışma ekonomisine iyi örneklerden biri de Kenya’dan, Umoja kadın köyü. Kenya’nın ataerkil topluluklarından Samburuların yaşadığı köyde kadınlara tecavüzü ve cinsel şiddeti konuşmaya cesaret eden Rebecca’nın köyün erkekleri tarafından saldırıya uğraması sonucu tecavüz mağduru 14 kadınla birlikte köyü terk etmesiyle kuruluyor Umoja köyü. Kimsenin yerleşim yeri olarak görmediği toprakları mesken tutan kadınlar, tavuk yetiştiriyor, takı ve çeşitli küçük ev süsleri yapıyorlar, turistlere satarak geçimlerini sağlıyorlar ve köye erkeklerin girmesi kesinlikle yasak. Bugün cinsel şiddet mağduru 40’tan fazla kadına ve 200’den fazla çocuğa ev sahipliği yapan Umoja köyü, kadına yönelik şiddette asıl failin erkekler olduğunu konuşan, kadın sünneti ve zorla evliliğe karşı çıkmaya başlayan kadınlara alternatif bir yaşam sunuyor. Çok geçmeden kadınların kendi başlarına yaşama deneyimini bozmaya çalışan kıskanç erkekler tarafından köy basılsa da, kadınlar kararlılıkla köylerini ve yaşamlarını savunmaya ve mücadele etmeye devam ediyorlar.

Dünyada kadınlar kooperatiflerle, dayanışma ekonomileriyle kendilerine yeni bir dünyanın kapılarını açıp kapitalizme ve patriyarkaya tekme atarken, bir kadın devrimi olan Rojava’da kadınlar ekolojik kadın köyü Jinwar ile başka bir dünyayı mümkün kılıyorlar. Komünal ekonomi sistemini esas alan kadınlar, takasla, imeceyle alternatif ekonomiyi hayata geçiriyor, anaerkil dönemden beri kadının şifacılığını ön plana çıkaran doğal tıp merkezi kuruyorlar. Kerpiç evlerin yapımından, komünlere, meclislere yaşamın her alanında kadınların sözünün var olduğu bir köyü inşa ediyorlar…

Bir başka örnek ise madenlere mahkum edilen, isinden, pisinden ve son zamanlarda sıklıkla iş cinayetlerinden bahsedilen kömür diyarı Zonguldak’tan. Devrek Güneşi Kooperatifi kadınları çağdaş amazonlar gibiler. Kadınlar bir araya gelerek istihdam ve sosyalleşme alanı olarak kurdukları kooperatifte kendilerini geliştirmeyi ve dayanışmayı yükseltmeyi öğrenmişler. Kooperatif adına bankadan kredi çekmek istediklerinde emekleri değersizleştirilmiş ve kocalarının izinleri istenmiş. Bugün kendi unlarını üretmek için güneş enerjili taş değirmene ihtiyaç duyan, kreş açarak çocuklu kadınların da gelip kooperatifte çalışmasını sağlamayı planlayan, aynı zamanda içlerinden bir kadını üniversiteye gönderen kadınlar yaşadıkları zorluklardan birlikte güçlenerek çıkmışlar. Devrek Güneşi parıldadıkça bizlere de kadını güçlendirecek, dayanışmayı artıracak, üretimde söz sahibi olacağımız alternatif ekonomileri yeniden öğrenmek kalıyor.

Kaynaklar:

Bir Mücadele Alanı Olarak Kadın Kooperatifleri – II

Bir Mücadele Alanı Olarak Kadın Kooperatifleri – I

 

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.