Merhabalar 🙂 Yazını gördüğümde oh çektim diyebilirim. Çünkü beni yeyip bitiren bir şey var. Ve kimseye söyleyemiyorum, senin cümlelerin birazcık daha umut kaynağı oldu bana… Galiba konuya girmeliyim, yeni tanıştığım birkaç kadın arkadaşıma lezbiyenim dedim. Aslında biseksüelim, ama o gün aklımdan ne geçti bilmiyorum. Erkek hegemonyasından hep kaçınıp kadınlara sığınmaya çalışıyorum, belki de bundan dolayı öyle bir ihtiyaç duydum. Ama hoşlandığım erkeklerin olması da arkadaşlarıma söylediğim bu yalandan dolayı beni vicdana sürükleyip, aşağılık hissine sürüklüyor. Ne yapmalıyım? Doğruyu söylemeye kalkışsam kaybetme hissiyatı sancı yaratıyor. Ki burada feminizm üzerine konuşacağım az sayıda kadınlar bunlar, kaybetmek değil bu yüzen hiç niyetim, ve çok seviyorum onları. Umarım yardımcı olursun. Yalanın ne kadar kötü bir şey olduğunu biliyorum. Öyle ama işte hepimiz insanız bir yerde ve felaket salgılıyoruz. Cevabını bekliyorum sevgilerle…

Rumuz: adel

Sevgili adel,

Mektubuna yarı esprili bir cevapla başlamak istiyorum. O gün sahiden de -kendini belki her zamankinden daha lezbiyen hissettiğin için- öylece deyivermiş olmayasın, ille de yalan mı söylemişsindir? İlle de bir yalan söylediysen bunu kime karşı söylediğin de önemli diye düşünüyorum. Neden böyle söyledin a canım Femihat, dert ortağım, Gepetto ustam, Pinokyo ben miyim dersen düşündüklerimi tane tane söylemeye çalışayım.

Biseksüel arzunun ifadesi kişiler için zaman zaman kolaylaştırıcı, rahatlatıcı zaman zaman da zorlayıcı, belalı bir şey olabiliyor. Rahatlatıcı olduğu zamanlar özellikle de yok sayılan eşcinsel arzuya görünme fırsatı sağladığı küçük anlar. Bir sohbet içerisinde, teoride ya da pratikte, birileri, hoşlandıkları karşı cinslerden rahatça bahsederken, bol keseden arzularını ifade edebilirken başka birinin doğrudan hemcinsine dair duyduğu beğeniyi, çekimi söyleyemediği zaman tutunacağı can simidi, sığınacağı güvenli liman olabiliyor biseksüellik. Bazen arzularına dair aşk ve cinsellik deneyimleri biriktikçe cesaretleri pekişen kişiler daha sonra gey veya lezbiyen olarak kendilerini ifade etmeyi daha uygun görüyorlar ve çevrelerine de bu konuda açılabiliyorlar. Bana kalırsa bu, kişilerin yaşadıkları biseksüel deneyimi ne azaltır ne çoğaltır, sadece meylinin yönünü, yoğunluğunu daha iyi ifade edeceğini düşündüğü başka bir kavrama sığınmıştır o kadar.

Bedensel, duygusal arzularını karşı cinse yönelik duyduklarını söyleyip heteroseksüel aşklar ve cinsellikler yaşayanlar arasından zamanla biseksüel olduklarını keşfedenler gördüm. Kendini biseksüel olarak ifade edip yalnızca hemcinsleriyle ilişki kuranlar olduğunu da gördüm. Kadın kadına, erkek erkeğe yahut kadın erkeğe ilişkideki gibi biseksüel arzuyu ilişkinin tamamına yaymak maalesef tek partnerli ilişkilerde mümkün değil. Bir ilişkinin eşcinsel ya da heteroseksüel olarak kendi arzusunu beyan etmesi gibi değil yani… Bunun da tek aşklı, tek eşli ilişkilerde biseksüelleri yersiz sorularla (aslında önyargılı, fobik algılarla) sıkıştıran bir tarafı olabiliyor. Buraya kadar biseksüel olduğunu düşünmenin, söylemenin hem eşcinsel arzuya alan açan rahatlatıcı bir yanı hem de bifobiye dönüşebilen belalı bir yanı olduğunu söylüyorum. İşte bu ve benzeri değişimler, açılma, anlama süreçleri zaten arzu denen şeyin çok da ele avuca sığamadığını gösteriyor. Dolayısıyla da arzuya dair bugün söylenenin, yarın da dünkü ile bir ve aynı olacağı biraz onu kalıplara dökme yani düzleştirme isteğiyle ilgili ki bu da neresinden bakarsak bakalım hetero-patriyarka kafası. Ve yine bana kalırsa insanlar en çok arzuları konusunda yalan söyleme hakkına sahipler. Çünkü yalanın bir yüzü hakikatin çokluğuna bakıyor, yalan söylediğini bilmek bir şekilde doğrusunu bildiğini varsayıyor ve her durumda bu bilme yalanla doğruyu bir sofrada buluşturuyor. İnsanlar kadar çok ve çeşit cinsel pratikler olduğu söylenir, ben bunun eksik olduğunu düşünüyorum. İnsanların sayısı üzeri tüm zamansal ve mekansal karşılaşmalar çarpı ortalama ömür artı kum taneleri kadar hatırlama ve unutma pratiği; matematiğim orta şekerden öteye gitmedi ama ifade etmeye çabaladığım sonsuz, bitimsiz şeyi sezgisel olarak kavrayabiliyor ve hayal etmekten hoşlanıyorum.

Son olarak yalanın iyi mi kötü mü olduğu konusunda iki laf etmek isterim. İyi midir, kötü müdür, her ne ise her zaman öyle midir bilmiyorum. Bildiğim tek şey yalanın olgusal bir hakikat olduğu ve sadece cinsellik konusunda değil tarih boyunca özgürlük pratikleri de dahil olmak üzere pek çok alanda stratejik bir işlevi olduğu. Kimi zaman iktidarını koruyup pekiştirmek isteyenler için kimi zaman da iktidarın zulmüne boyun eğer gibi yapıp onun altını oyup güçsüzleştirmek için. Eh hal böyle olunca da başa dönüyorum, ille de bir yalan söylediysen bunu kime karşı söylediğin daha önemli, aman dikkat, kendine karşı olduğu ihtimalini çabucak eleme. Dostane selamlar ediyorum.

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.