Cristina Lucas, "Alice" (2013) Sevilla
Cristina Lucas, “Alice” (2013) Sevilla

Sevgili Femihat, 
Toplumsal cinsiyet rollerine dayalı ev işlerine takmış durumdayım. Bu konudaki farkındalığıma rağmen ev ve bakım işleri yine de hep benim üzerimde kalıyor. Birlikte yaşadığım erkek arkadaşım bu işlerde “yardımcı” oluyor. İş hep benim sorumluluğumda, o canı isterse yapıyor ya da ben rica edince. Bana işleri nasıl dağıtabileceğim, bu konuda nasıl tutum almam gerektiği konusunda yardımcı olursan sevinirim.

Rumuz: Goncagül

Sevgili Goncagül,

Ay canım yardımcı oluyor demek, ne tatlı!! Sanki ev bir tek senin evin, iş sadece senin işin, bakılan da kendin! Gerçekten 10 numara hareket, erkeklerin kendilerini tereyağından kıl çeker gibi evde yaşanan hayat ile alakaları yokmuş gibi göstermeleri, bir de üstüne yardım ettikleri için takdir ve nişan beklemeleri, vallahi alkış. Yalnız her ev işi yapıldığında nişan takılacak olsa kadınların hepsi çoktan general olurdu onu söyliyim de! Bir de o kokan çoraplar, çitlenmiş çekirdeklerin pis tabakları filan uzaydan ışınlanıp gelmiyor eve!

Ben bile delirdim ay o kadar haklısın ki şu söylediğinde. Hep yazıyorum buraya da keşke farkında olmak her şeyi çözüyor olsa, bazen farkında olmak sadece sinirimizi bozmaya yarıyor. Çok bariz, gözünün önünde bir eşitsizlik var, yanında muhtemelen eşitsizliklere bakış açın benzer bir partner var ve fakat taa bilmem ne memleketindeki eşitsizliği görüyor da evin içindekini görmüyor da görmüyor, anlamıyor da anlamıyor. Sonra sana kalıyor onun da işi çilesi, anlat anlatabilirsen. Hatta bazı erkek partnerler patriyarka konusunda da sınıfının birincisi, öğretmenin incisi fakat lavabo yine bulaşık yığını, e tabi bu kadar incelikte vakit kalmayabiliyor bazı “önemsiz” şeylere! Ah keşke mevzu teoride bitseydi!

Açıkçası partnerinin zihninde kabaca bir eşitsizlik tarifi, kafasında bir emek kavramı varsa bunun çok da öyle anlatmaya anlaşılmaya muhtaç karmaşık bir konu olduğunu ve senin bunun için de kendini parçalaman gerektiğini filan düşünmüyorum sevgili Goncagül, bu bilmemekle filan ilgili değil daha çok görmemek ve anlamamakla ilgili. Görmek; “ev içi emek”in çok teorik bir kavram değil baya bulaşık, çamaşır, kirli yerler vs.den oluşan kanlı canlı bir şey olduğu, herkesin (en eşitimizin bile!) evinde “ev işi” olduğu ve kadınların bunu yapmakla yükümlü olarak doğmadıkları, evdeki herkesin bunun ortaya çıkması ve yapılmasından aslında mesul olduğu. Algılamak için ortalama bir zekaya sahip olmanın yeteceği üç tane çoook basit gerçek. Anlamak; “ev işleri”nin o “yeter” dediğimiz T0 anına kadar periler, cinler tarafından değil bizzat evdeki kadınlar tarafından yapıldığı, o T0 anından sonra ise evde bakıma muhtaç birisi yoksa nasıl eşit iş üretiyorsak eşit iş yapmamız gerektiği, tüm hayata bakış açımızın aslında zaten bunu gerektirdiği. Sofrayı ben kurdum, sen kaldır, çamaşırları ben yıkadım sen as, unu ben kavurdum helvayı sen yap! Basit! Bu bir rica değil, zaten olması gereken. Kimseye ricacı filan değiliz, hakkımızı, olması gerekeni istiyoruz. Hatta alacaklıyız düşünürsek 🙂 Bir de bu sürecin yönetimi de senin olmamalı neden olsun ki? Ev işleri bitti, ev işlerinin yönetimi de kadınların sorumluluğu oldu oh ne ala hayat! Hayat müşterekse, ev de ikimizin ev işi de!

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.