Bir şehri, Kürt siyasal hareketinin galip geldiği yerel seçimlerden sonra belediyeye ait çöp konteynerlerine sarılmak isteyecek kadar çok sevmek o kadar da basit değil tahmin edersiniz!

Bugün 12 Nisan, Evrim’in toprağa karıştığı gün. Tam da bugün tesadüfen Diyarbakır’da olacağım. Evrim’in en sevdiği şehirden ona selam gönderebileceğim için şanslıyım.

Şüphesiz ki Diyarbakır da Evrim’le yakınlık kurabildiği için şanslıydı. Birbirlerini pek güzel anlamışlar, hayat denen sürprizli yolculukta birbirlerine yoldaş olmuşlardı. Kişinin kent(ler)le kurduğu ilişki biraz da kaderini belirliyor sanki. Evrim’i yazarken sıklıkla bunu düşündüğümü hatırlıyorum, Diyarbakır’la kurduğu efsunlu ilişkiyi… Bir şehri, Kürt siyasal hareketinin galip geldiği yerel seçimlerden sonra belediyeye ait çöp konteynerlerine sarılmak isteyecek kadar çok sevmek o kadar da basit değil tahmin edersiniz!

Malatya Gölpınar’da doğan Evrim, geniş ailesinin küçük, renkli ve zeki kızı olarak büyüdü. Ailenin maddi imkânsızlıklar nedeniyle İstanbul’a göç etmesiyle köyüne sevdalı ufak kızın da hayatı değişti. O küçük kız çocuğu boy attı, gazeteci oldu. Bir elinde fotoğraf makinası diğerinde not defteri, memleketi el verdiğince gezip durdu. Hikâyeler topluyordu. Işık hızıyla akıp giden hayatın içinde mühim olan hikâyelerdi. Kenarda köşede kalabileceğinden korktuğu, yaygın medyada okunması güç öyküleri anlatmaya değer buluyor, yazıyor da yazıyordu. Onun deyişiyle, geniş zamanlar yoktu, zaman dardı. “Zamanımız dar!”

Ucu açık bir sorudur: “Kürt meselesi ne yana düşer abilerim ablalarım?”. Evrim’in yüreğinin orta yerine düşmüştü. “Kürt, Kızılbaş, Kadın”, Evrim, bu üç can yakıcı kimlikle durduğu yerden “diğer tarafa”, memleketin Batı yanına bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Gülümseyerek yapmaya çalışıyordu bunu. Hayata direnebilmenin en garanti yanı alay edebilmekti çünkü. Başkasını bilmiyordu.

Haber yazdı, yazı yazdı, kitap yazdı, film yazdı. Kalem derde deva olmaz ama acıyı hafifletebiliyordu. Evrim hayatı boyunca en iyi bildiği iki şeyi en güzel biçimde yaptı:

Yazmak ve gülmek.

Bugün Evrim’in toprağa karıştığı gün.

Bugün sana çiçekler, böcekler selam dursun.

Bu dünyaya gelişin de veda edişin de, bahara denk geliyor. Karların eridiği, suların çağladığı, doğanın canlandığı güzelim Nisan ayına… Aklıma Ahmed Arif geliyor. Seni, Diyarbakır’da baharmışsın gibi düşünmek istiyorum. İyi ki varsın.

https://catlakzemin.com/evrim-alatas-kitabi-uzerine-burcu-karakas-ve-mukaddes-alatas-ile-soylesi/

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.