Bedenlerimizi olduğu gibi kabul etme ve sevme süreci lineer değildi, zaten tarih de lineer değildi. Bir gün aynalara küsüp kendinize bakmak bile istemiyordunuz; ertesi gün aynalar size yar ve yaren oluyordu.

Johnnie Tillmon: “Ben bir kadınım. Ben siyah bir kadınım. Ben fakir bir kadınım. Şişman bir kadınım. Ben orta yaşlı bir kadınım. Ve ben refah yardımı alıyorum. Bu ülkede, bunlardan herhangi biri iseniz, kişi olarak daha az sayılırsınız. Eğer tüm bunlar iseniz, istatistik hariç, sayılmazsınız. Ben bir istatistiğim.”[1]

Ben bir kadınım. Ben beyaz bir kadınım. Ben prekaryayım. Vücut kitle indeksi formülüne göre fazla kilolu bir kadınım. Ben genç bir kadınım. Eğer kilolu bir kadın iseniz hayatınız boyunca zayıf olmanız gerektiğini söyleyenlerle muhatap olacaksınız. Eğer düzenli olarak düzensiz çalışan bir kadın iseniz hayatınız boyunca gelecek endişesiyle yaşamaya devam edeceksiniz. Günümüze gelelim ve imkân dahilinde ise carpe diem… Gönüllü izolasyonumuz devam ediyor. Maskelerimizi sevgiliyi bekler gibi bekliyoruz. O esnada baharı karşıladık, 1 Mayıs’ı camlarımızdan kutladık, LGBTİ+’ların haklarının, insan hakları olduğunu tekrar hatırlatmak zorunda kaldık… Twitter’dan haberleri, Instagram’dan hikayeleri izlemeye devam ediyoruz.

Özellikle büyük kentlerde, apartman dairelerinde yaşayanlar ve yeşil alanlara uzak olanlar, hareketsizlikten ve can sıkıntısından kendilerini yemeğe vermekten muzdarip. Instagram, çoğunlukla kadınların kilo aldıklarını gösteren kederli ayna önü selfieleri, karantina öncesi ve sonrası fotoğrafları, kilo vermek isteyenlerin birbirlerini teşvik için gönderdikleri mekik ve şınav challenge’ları ile dolu. Açık ki kilo almaktan çok korkuyoruz. Ekmek yememesi öğütlenen ve şişmanlamaktan korkan bir Bülent Ortaçgil şarkısı kahramanı, Şık Latife gibiyiz.[2]

Kendimi bildim bileli kilolu bir insanım. Kilo verdiğim de oldu aldığım da, sevdiklerim de oldu sevmediklerim de. Şöyle çıtı pıtı zayıf mı zayıf bir zamanım neredeyse hiç olmadı. Kuzeninden teyzesine, amcasından eniştesine, öğretmeninden üniversitedeki hocasına, işvereninden arkadaşına tanıdığım herkes en az bir kere “bir beş kilo daha versen süper olacak” lafını söylemiştir. Yanlarım yok muydu yanlarım; onlar gitseydi eğer, sanırsınız tanıdıklarımın tüm sorunlarına çözüm bulunacaktı! Ülkeye demokrasi gelmiyordu, bir de benim yanlarım gitmiyordu. Yanlarım karantina sürecinde de gitmiyordu bilakis yanlarımın artma durumu baş göstermişti.

Memistan yerlilerinden memik-i kebirden ilhamla çocukluğuma dönmek isterim -bizzat şahsımın yazısına referans ne büyük keyif!-. Hey gidi çocuk hallerim… Serde tatlı mı tatlı iştah var. Anne-baba ve tek çocuktan oluşan üç kişilik çekirdek ailede, dolaptaki Milka sütlü çikolatayı kimin yiyip bitirdiği hep bir sorun oluşturmuştu. Hatırlatalım Milka çikolata, orta sınıflar için bile lüks tüketim sayılırdı. Okuldan gelinir, yıkanılır ve televizyon karşısına geçilirdi. Televizyon reklamlarında çocuklar birbirlerine püskevitleri ikram ediyorlar, şakalaşıyorlar… Genellikle itinayla süte bandırılan püskevitimizi yerdik. Çok severek yiyince yanlar hasıl oldu. Hiç sevmezdim o zaman yanlarımı. Okulda, sokakta, aile ziyaretlerinde mutlaka bir söz söyleyen olurdu. “Şişko patates yarım kilo domates” tekerlemesini bilmeyen yoktur herhalde! Moraller bozulur, yüzler düşerdi. Bir seferinde anneme döndüm ve dedim ki “Anne benim yanlarım var!”. O da olanca müşfikliğiyle bana dönüp: “Üzülecek bir şey değil, Müjde Ar’ın da yanları var Şahika!” deyip karın çevresindeki çatlakları göstererek ekledi: “Bak bunlar da benim doğumdan kalan çatlaklarım!”. Dünyaya gelişimin annemin bedeninde çatlaklara sebep olmasına üzülmüştüm. Üzülmüştüm çünkü etrafımdaki kadınların çoğu, Avrupa’dan gelen el yakan cüzdan boşaltan çatlak kremlerinden veya aktardan ucuza alınan yağlardan bahsederlerdi. Nafile, ne çatlaklar geçiyordu ne de yanlar gidiyordu! Ne büyük keyifti serin bir bahar akşamında erguvanların sarıp sarmaladığı çardakta yenilen kısırlar, tatlılar, semaverde çaylar ve onlara eşlik eden muhabbet!

Zamanla yanlarıma çatlaklar eklendi, onun yanında kampanya olarak selülitler geldi. Yanlarım insanlar için problem teşkil etmeye devam etti ama Müjde Ar örneği vesilesiyle yanlarımı sevmeye başladım. Annemin anakronik olmayan Müjde Ar analojisi beni kurtardı diyebilirim. Müjde Ar değil miydi hani şu cesur rollerin deli dolu kadını? Ah Belindalar, o şuh bakışları nedeniyle yasaklanan Fuar kolonyası reklamı, arz-ı endam ettiği Hayat dergisi kapakları, Sezen Aksu taklitleri ve 90’lı yıllara damgasını vuran Ağır Roman’ın Tina’sı rolü… Bütün filmlerini izledim, bütün röportajlarını dinledim! Yanlarım, çatlaklarım ve selülitlerimle kurduğum ilişkinin inişli çıkışlı olduğunu kabul ettim. Daha küçük bir çocukken bedeninize dair duyduğunuz onca hakaretten sonra iyileşme ve bedeninizi olduğu gibi kabul etme süreci için zaman gerekiyordu. Bedenlerimizi olduğu gibi kabul etme ve sevme süreci lineer değildi, zaten tarih de lineer değildi. Bir gün aynalara küsüp kendinize bakmak bile istemiyordunuz. Ertesi gün aynalar size yar ve yaren oluyordu.

Direksiyonları beden olumlama yönüne doğru kıralım. Bedenlerimizi kabullenme sürecinde kılavuz olan beden olumlama hareketi son yıllarda ülkemizde de ivme kazandı. Şen olsun! Daim olsun! Beden olumlama hareketi aktivisti ve çevirmen Ezgi Epifani beden olumlama hareketini basitçe şöyle açıklıyor:

Bu hareket, tüm beden tiplerini görünür kılmaya çalışarak, medyadaki ve moda endüstrisindeki gerçekçi olmayan güzellik standartlarından sıyrılmış, herkes için güvenli bir alan inşa etmeye çalışır. Beden Olumlama Hareketi aktivistleri, sadece tek bir beden tipinin çekici, değerli ve sağlıklı olduğu fikrine karşı çıkarlar. [3]

Patriarkal ideolojinin ve kapitalizmin, medya ve moda endüstrisi üzerinden şekillendirdiği “güzel, sağlıklı ve makul beden” tanımına karşı çıkan beden olumlama hareketi, Ezgi’nin de belirttiği gibi bütün bedenleri ve performanslarını görünür kılarak, hâkim güzellik standartlarını ortadan kaldırmaya çalışır. Bedenimle kurduğum ikircikli ilişki hala devam etse de beden olumlama hareketinden de aldığım güçle yüksek sesle söylemek isterim: Bütün bedenler ve o bedenlerin performansları yegânedir. Yegâne olma durumunun kendisi, “çoğul kalma hakkımıza” ve “kesişimselliğe” göz kırpar. Kesişimsellik demişken; sosyal mesafenin zorunlu olduğu günlerde, iple halay çeken işçiler gibi bell hooks’a iplerimizle el uzatalım ve halaya katılalım:

“Etimizi ne kadar seversek, başkaları da onun cömertliğinden o kadar keyif alacaktır. Kadın bedenini seversek bu bedenin kendimizle daha derin bir ilişki kurmanın zemini olmasına izin verebiliriz. Bu zihni, bedeni ve ruhu birleştiren sevgi dolu bir ilişki olacaktır.”[4]

Son olarak, bitirirken önemli bir hususa dikkatinizi çekmek isterim. Yıl 2020… 2020 yazarken iki sıfır var… İkilerin yanlarındaki sıfırları attınız… İki ile iki yan yana geldi… Toplayın iki ile ikiyi, dört eder… Çarpın iki ile ikiyi, yine dört eder… Dört gözle bekliyoruz yanlarımız, çatlaklarımız ve selülitlerimizle halka açık plajlarda Müjde Ar gibi arz-ı endam edeceğimiz günleri! Ol babda emr-ü ferman, çatlaklara iyi geldiği söylenen pahalı kremleri, serumları, yağları satın almıyorum! Selam olsun anlık da olsa iyi hissettiren keklere, çikolatalara, kurabiyelere! Yaşasın yanlarımız ve daim olsun hayat hikayemizden izler taşıyan derûn u derûn çatlaklarımız!

[1] Müge Yetener, “10 Nisan 1926: Kadınların refah hakkı için mücadele eden Johnnie Tillmon” https://catlakzemin.com/10-nisan-1926-kadinlarin-refah-hakki-icin-mucadele-eden-johnnie-tillmon/

[2] Bloğu üzerinden karantina günlerimizin her birine ayrı bir şarkı bırakan Özge Ç. Denizci’ye teşekkürler. Şık Latife üzerine yazısına şuradan ulaşabilirsiniz: https://ozgecdenizci.blogspot.com/2020/04/muzikle-iyilesiyoruz-no-29.html

[3] Neden Beden Olumlamaya İhtiyacımız Var, https://www.karsimahalle.org/2019/08/04/neden-beden-olumlamaya-ihtiyacimiz-var

[4] bell hooks, Duygu Yoldaşlığı Kadınların Sevgi Arayışı, (çev.) Öznur Karakaş, (İstanbul: BGST Yayınları, 2020), s.119.

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.