Çalışmalarına 90’lı yıllarda Halk Kültür Derneği’nde (HKD) kadın komisyonu olarakbaşlayan, yine bu dönemde farklı kesimlerden oluşan Bağımsız Kürt Kadın Örgütlenmesi içinde yer alan Azadı Kürt Kadın grubundan kadınlar 5 Ocak 1996 tarihinde Jiyan Kadın Kültür Evi’ni açtı.

Jiyan Kültür Evi’ndeki kadınlar bağımsızlıklarını tanımlarken üç bağımsızlık alanını özellikle vurguladılar: “Farklı sorunları yaşadığımızdan Türk kadınlarından, erkek egemenliğinin karşısında oluşumuzla erkeklerden ve siyasi örgütlenmelerden bağımsız”.

Jiyan Kültür Evi’nin Kürt kadınların dillerine, kültürlerine getirilen baskıcı anlayışa ve erkek egemenliğine karşı duruşu güçlendirecek bir yer olması hedeflendi. Mekânda çeşitli eğitim çalışmaları, geniş katılımlı sohbetler, söyleşiler düzenlediler. Başkan, yönetici gibi güç ve otoriteyle özdeş tanımlamalara karşı çıkarak yatay bir örgütlenme modelini benimsediler. Jiyan Kültür Evi kurucuları Pazartesi dergisine kendilerini anlatırken: “Hiçbirimizin diğerinden ayrıcalığı yok. Hepimizin derdi aynı, bir yanıyla da uzunca sessizliklerimizi yıkmak için bir aradayız”. “Birbirimize yakın olmamızın nedeni sadece kadın olarak yaşadığımız ortak baskı değil, aynı zamanda aynı dili (Kürtçe) konuşmak, aynı göç, kötü muamele deneyimini ve bu deneyimin yarattığı psikolojik yıkımı paylaşmak,” dediler.

Jiyan Kültür Evi kadın hareketinin, kadın platformlarının aktif bir bileşeni olarak mücadelesini sürdürdü. 8 Mart 1997-Artık Örgütlü mitingi, Aile İçi Şiddete Son Kampanyası, Bağımsız Kadın İnisiyatifi, cezaevlerindeki şiddete karşı Endişeliyiz eylemleri, 2000 yılı Dünya Kadın Yürüyüşü, Jiyan Kültür Evi’nin parçası olduğu ortak platform ve kampanyalardan bazıları.

Jiyan Kültür Evi’ndeki kadınlar kendisine ideolojik açıdan yakın duran erkekler ve partilerle yer yer işbirliği içinde hareket ettiler.

Jiyan Kültür Evi’nden kadınlar 1998 yılında özel bir sayı olarak Jin ú Jiyan‘ı çıkardılar. Şubat 1999’dan itibaren Jin û Jiyan dergisi aylık olarak düzenli yayınlanmaya başladı. 11 yıllık bir tartışmanın, çabanın birikimiyle çıkarılmasına karar verildiği açıklanan derginin hedefleri Türkiye’nin birçok ilinden gelen kadınların katıldığı üç günlük toplantıda şöyle belirlendi:

“Bağımsız bir kimlikle; öz güç olarak Kürt kadınlarını sırtlayan bir somutlukla, Kürt kadınının dünya kadınının bir parçası olmakla birlikte kendine özgü boyutunun da altının çizilmesi gerekliliğiyle Kürt kadınının kendine duyarlılığına gerek yazın gerek örgütlülük anlamında katkı sunmayı, kadınları yazın alanında yetenekleri ve istekleri ölçüsünde yetkinleştirmeyi ve belli bir Kürt kadın yayın kültürü oluşturmak.”

Jin û Jiyan dergisi hukuk sisteminin baskı, yasak ve yargılamalarıyla karşı karşıya kaldı. Davalar açıldı, yazı işleri müdürleri hapis cezası aldılar.

Dergideki yazıların yarısı Kürtçe ve Kürt kadınlarının deneyimleriyle ilgili oldu.

Jin û Jiyan dergisi Kürt partilerine ve onların kadınları dışlayan pratiğine karşı eleştirel bir tutum almakla ve feministlerin “özel olan politiktir” görüşüne uygun konuları işlemekle birlikte kendisini feminist olarak tanımlamadı. Dergide savaşa karşı politika öne çıkarıldı. “Savaş, güç, ırkçılık ve erkekliğin kesiştiği yerdir; bu nedenle savaş, kimliklerin oluşumunda önemli bir role sahiptir: Güç, ırkçılık ve erkekliğin birleştiği savaş, Kürt kadınlarının bir kez daha açlık, yoksulluk, tecavüz, göç ve ölüm kurbanı olmaları anlamına geliyor.” Dergide devletin özellikle nüfus kontrol politikaları ve Türkçe eğitim yoluyla asimilasyon politikalarına yönelik eleştiriler sıklıkla yer aldı.

Kaynaklar:

Jin ú Jiyan Sayı 1,Sayı 11-12

Pazartesi Dergisi  Sayı 23

 

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.