İstanbul’un Samatya semtinde bir ay içinde farklı zamanlarda dört Ermeni kadının saldırıya uğraması, feminist kadınlar tarafından protesto edildi. İstanbul Feminist Kolektif’in çağrısıyla Kocamustafapaşa Meydanı’nda toplanan kadınlar, “Ermeni kadınlar yalnız değildir” pankartı ile “Ben Eva’yım”, “Ben Maritsa’yım”, “Komşuma dokunma”, “Nefret suçları yasası çıkarılsın” dövizleri taşıdı. Feminist kadınlar, 28 Aralık’ta öldürülen Maritsa Küçük’ün evinin önüne çiçekler bıraktı.

Basın Açıklaması:

Hergün televizyonlarda, basında bölünmeyen vatanlarını Türklük üzerinden tanımlayanlar Samatya’da öldürülen ve saldırıya uğrayan Ermeni kadınların maruz kaldıkları şiddeti münferit ve saldırıya uğrayan kadınların bazılarının hiçbir malına dokunulmadığı halde ‘hırsızlık-adli bir vaka’ gibi gösterme çabaları, çok tanıdık olduğumuz bir durum değil mi? Üstelik failler henüz yakalanmamışken, üstelik yetkililer tarafından konuyla ilgili tatmin edici herhangi bir açıklama yapılmamışken…   Bu ülkede milliyetçi söylemin en hafifletilmiş hali “bizden değil ama iyi insandır” söylemini duymayan var mıdır aramızda? Kimdir bu bizden olmayanlar ve biz kimiz?   “Türküm doğruyum çalışkanım” andıyla büyüyen bu toprakların çocuklarının bir Ermeni’ye, Yahudi’ye, Rum’a, Çerkez’e, Kürt’e, Laz’a… biz demesi nasıl mümkün olur ve Ermeni kadınların uğradıkları saldırılar nasıl münferit olarak değerlendirilir? Kadınlar olarak hep birlikte sorguluyoruz çünkü;

Bu saldırıları ta içimizden ve bize yapılmış gibi hissediyoruz,   Sorguluyoruz çünkü; savaşlarda, mülteci olduğumuzda, göçe zorlandığımızda bütün nefret söylemlerinin ilk hedefi biz oluyoruz. Kürt halkının seçtiği milletvekili kadınla ilgili “onlar da kadın mı?” diye  soran zihniyet, kadınların nasıl ilk hedef olduğunu göstermiyor mu kadınlara?

Samatya sokaklarında büyüyen bir Ermeni kız çocuğuna annesi “bana sokakta mama deme!”dediğinde bu ülkeyi yönetenler ve ideologları yarattıkları bu korkudan muaf mı olacak?   Siz ülkenin muktedirleri ve yönetimi elinde bulunduranlar, söylemlerinizi değiştirmediğiniz sürece Ermeni kadınlar şiddete maruz kalmaya devam edecekler.   Son dönemde Ermenilere yönelik devlet katında ve toplumda ırkçı tacizlerin arttığı bir gerçek. Bir taksicinin müşterisi olan bir kadını salt Ermeni olduğu için yumruklaması, saçlarından sürükleyip taksiden atması; hayvan hakları savunucusu Eva’nın sürekli “taşnak uşağı” diye tacize uğraması, açtığı davanın hâlâ sonuçlanmaması; İçişleri eski Bakanının katıldığı mitingde “Hepiniz Ermenisiniz hepiniz piçsiniz” pankartının açılması… Ermenilere yönelik şiddete ve milliyetçi şiddet diline ilişkin yaşananlardan bazıları…   Biz kadınlar size her seferinde bu şiddet diline karşı olduğumuzu hatırlatacağız.   İşte bu yüzden biz Maritsa’yız, biz Sultanız, biz Turfanda’yız diyoruz, bu yüzden burdayız, saldırıların takipçisiyiz.

İşte bu yüzden bu saldırılar münferit değil sistematik diyoruz.   İşte bu nedenle suçluları bulun ve hesap sorun diyoruz.

İşte bu nedenle Ermeni kadınlar yalnız değildir, biz buradayız diyoruz.

İşte bu nedenle nefret söyleminizden vazgeçin ve bir an önce nefret suçları yasasını çıkartın diyoruz.   Kadınların elleri yakanızda, bunu unutmayın!

İstanbul Feminist Kolektif

Maritsa Küçük’ü ldüren Murat Nazaryan’a müebbet hapis ve 10 ay hapis cezası verildi. Mahkeme, sanığa iyi hal indirimi uyguladı ve cezayı ağırlaştırılmış müebbetten müebbete çevirdi. Maritsa’nın yakınlarının avukatlığını üstlenen Eren Keskin, “Maalesef bağımsız bir yargıdan söz edemeyeceğimiz için birileri bu dosyanın en başından itibaren Nazaryan’ın üstüne yıkılarak kapatılmasını istedi. Bu Samatya’da yaşanan tek olay değildi. Başka olaylar da yaşandı ve hepsinin üstü kapatıldı. Aileler korkutuldu, konuşturulmadı. Hakkımızı uluslararası hukukta arayacağız.” dedi.

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.