Meclis Genel Kurulu’nda, yaklaşık bir aydan beri “temel yasa” olarak görüşülen 4721 sayılı  Yeni Türk Medeni Kanunu kabul edildi. Kadın örgütleri ve platformlarının, yasanın özellikle “aile hukuku” bölümündeki kadınlar aleyhine olan, ayrımcı ve eşitsiz maddelerini değiştirme çabaları sayesinde, dört yıllık bir sürecin sonucunda, Yeni Medeni Kanun 22 Kasım 2001’de kabul edildi.

Medeni haklar, Türkiye’de kadın-erkek tüm vatandaşların sahip olduğu haklardır. Nişanlanmak, evlenmek, mal sahibi olmak gibi haklar medeni haklarımızdandır. Medeni hukuk kişilerin medeni haklarını, yani aile, miras, eşya ve borç ilişkilerini düzenleyen hukuk dalıdır.

2002 yılına gelene kadar kadın hareketi kadınların erkeklerle eşitsizliği üzerine kurulu Medeni Kanun’da değişiklik yapılması için kampanyalar yürüttü. Son tasarıdan önce 1990 yılında kadının çalışmasını kocanın iznine bağlayan 159. madde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş, Maruz kalanın fahişe olması hâlinde tecavüz cezasının indirilmesini öngören Türk Ceza Kanununun 438. maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yürürlükten kaldırılmış, 1997 yılında kadının kocasının soyadı ile kendi soyadını taşıyabilmesi düzenlemesi getirilmiş; “bakire”, “dul”, “boşanmış” gibi ibarelerin nüfus cüzdanında yer alması uygulaması kaldırılmış ve zina Anayasa Mahkemesi kararı ile suç
olmaktan çıkarılmıştı.

Kadın hareketinin 1926’ta kabul edilen Medeni Kanun‘un değişmesine ilişkin talepleri çok eskiye dayanıyor. Örneğin 1951’de yapılan Türk Kadınlar Birliği toplantısında, Medeni Kanun’da yer alan “aile reisinin erkek olması” ve “kadınların evlenince kocasının soyadını alması” maddeleri de eleştirilmişti.

Medeni Kanun değişikliği talebiyle yapılan en etkili eylem İstanbul Üniversitesi Kadın Araştırmaları Merkezinin oluşturduğu koordinasyonla kadın örgütlerinin bir imza kampanyası açması ve topladığı 100.000’den fazla imzayı TBMM’ye götürmesi oldu.

Uzun yıllar üzerinde tartışılarak oluşturulan Medeni Kanun tasarısı 1998 yılında nihayet meclise sunulsa da seçimler nedeniyle görüşülemedi. Seçimler sonucunda kurulan 57. DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümeti döneminde yeni bir tasarı hazırlanarak 1999 sonunda meclise gönderildi. Tasarı, Nisan 2000- Haziran 2001 arasında meclis komisyonlarında görüşülürken 126 kadın örgütü Türkiye çapında bir kampanya başlattı. Toplantılar, medya, faks gönderimleri, açıklamalar, bildiriler, Adalet Komisyonu, milletvekili ve parti başkanları ziyaretleri, Türkiye çapında yürütülen etkinlikler ile güçlü bir kamuoyu oluşturuldu. Kadın örgütleri, Meclis’teki komisyon ve genel kurul görüşmelerinde yoğun lobi çalışmalarında bulundu.  “Edinilmiş mallara katılma rejimi”nin kabul edilmesi  için kadınlar dağda eylem yaptı. Bildiriler yayınladı.

Kadın örgütleri, 1 Ocak 2002’de yürürlüğe giren 4721 sayılı Medeni Kanun’da, 2001 yılından önce evlenen kadınların emeğinin değerinin verilmediğini belirterek kampanyalar yaptı. 22 Haziran 2002’de başlatılan “Kadınlar, erkeklerden ve toplumdan alacaklarını istiyor” ve 24 Mayıs 2003’te başlatılan “Kadına Yönelik Ekonomik Şiddete Hayır” kampanyalarında, boşanma sonrası malların eşit paylaşımı ilkesinin 1 Ocak 2002’den geriye doğru işletilmesi talep edildi.

Kadınların tüm çabalarına, açılan davalara rağmen Yeni Medeni Kanun’da formüle edilen evlilikte edinilmiş malların paylaşımı 1 Ocak 2002 öncesi evililik süresi için geçerli olmadı.

Kısa kısa Medeni Kanun’daki hak kazanımlarımız:

  • Evlilik birliğini eşler beraber yönetirler.
  • Eşler oturacakları evi birlikte seçerler. Kadın evlilik öncesindeki soyadını kocanın soyadı ile birlikte nikah işlemleri sırasında yapacağı beyana dayanarak kullanabilir. Ancak kadın, yalnızca kendi soyadını kullanmak istiyorsa yerel mahkemede dava açarak bu imkandan yararlanabilir.
  • Eşler velayeti birlikte kullanırlar. Evlilik dışında doğan küçüğün velayeti anneye aittir. Ayrıca boşanmanın ardından velayeti alan kadının çocuğuna kendi soyadını vermesi mümkündür
  • Eşlerden biri meslek ve iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda değildir. Miras paylaşımından erkek ve kız çocukları arasında eşitlik bulunmaktadır.
  • Yürürlükte olan “edinilmiş mallara katılma rejimi”ne göre 2002 yılından itibaren her eşin evlilik birliği içinde kendi emeğiyle elde ettiği malvarlığı değerleri (edinilmiş mallar) evliliğin sona ermesi hâlinde eşit olarak paylaşılır. Kişisel mallar ve miras yoluyla intikal eden mallar ise paylaşıma girmez.
  • Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıklarıyla birlikte katılırlar.
  • Kanunda evlilik için 18 yaşını doldurma şartı getirilmiştir. Ancak, veli veya vasinin izniyle 17 yaşından, olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple hakim kararıyla 16 yaşından gün alan erkek veya kadının evlenmesine izin verilebilir.
  • Yeni Medeni Kanun’da sağ kalan eş ölen eşine ait olan, birlikte yaşadıkları konut üzerinde, kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa ya da oturma hakkının tanınmasını isteyebilmektedir.
  • Yeni Medeni Kanun’da, eşlerden biri diğerinin açık rızası olmadan “aile konutu” üzerindeki tasarruflarına sınırlandırma getirebilmektedir. Aile konutu kiralık bir konut dahi olsa diğer eşin rızası olmadan kira akdi feshedilemez.

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.